بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَكَذَّبُواْ وَٱتَّبَعُوٓاْ أَهۡوَآءَهُمۡۚ وَكُلُّ أَمۡرٖ مُّسۡتَقِرّٞ ٣

Ve yalanlayıp kendi heveslerine uyarlar. Ve her iş kararlaşmıştır.

– İbni Kesir

وَلَقَدۡ جَآءَهُم مِّنَ ٱلۡأَنۢبَآءِ مَا فِيهِ مُزۡدَجَرٌ ٤

Andolsun ki; onlara vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir.

– İbni Kesir

حِكۡمَةُۢ بَٰلِغَةٞۖ فَمَا تُغۡنِ ٱلنُّذُرُ ٥

Ki bunlar gayesine ermiş bir hikmettir. Fakat uyarılar fayda vermiyor.

– İbni Kesir

فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡۘ يَوۡمَ يَدۡعُ ٱلدَّاعِ إِلَىٰ شَيۡءٖ نُّكُرٍ ٦

Öyleyse yüz çevir onlardan. O çağıranın, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün.

– İbni Kesir

خُشَّعًا أَبۡصَٰرُهُمۡ يَخۡرُجُونَ مِنَ ٱلۡأَجۡدَاثِ كَأَنَّهُمۡ جَرَادٞ مُّنتَشِرٞ ٧

Gözleri hor ve hakir olarak, yaygın çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.

– İbni Kesir

مُّهۡطِعِينَ إِلَى ٱلدَّاعِۖ يَقُولُ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا يَوۡمٌ عَسِرٞ ٨

O çağırana koşarak kafirler: Bu, zorlu bir gündür, derler.

– İbni Kesir

۞ كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ فَكَذَّبُواْ عَبۡدَنَا وَقَالُواْ مَجۡنُونٞ وَٱزۡدُجِرَ ٩

Onlardan önce Nuh kavmi de yalanlamış, kulumuzu tekzib ederek; delidir, demişler ve yolunu kesmişlerdi.

– İbni Kesir

فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنِّي مَغۡلُوبٞ فَٱنتَصِرۡ ١٠

O da Rabbına yalvarmış: Ben; yenildim, bana yardım et, demişti.

– İbni Kesir

فَفَتَحۡنَآ أَبۡوَٰبَ ٱلسَّمَآءِ بِمَآءٖ مُّنۡهَمِرٖ ١١

Bunun üzerine Biz de gök kapılarını boşanan sularla açmıştık.

– İbni Kesir

وَفَجَّرۡنَا ٱلۡأَرۡضَ عُيُونٗا فَٱلۡتَقَى ٱلۡمَآءُ عَلَىٰٓ أَمۡرٖ قَدۡ قُدِرَ ١٢

Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık da su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşiverdi.

– İbni Kesir

وَحَمَلۡنَٰهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلۡوَٰحٖ وَدُسُرٖ ١٣

Onu tahtadan yapılmış, mıhla çakılmışa bindirdik.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu